19 Aralık 2009 Cumartesi

Super Aviator


Dünyanın ilk kişiye özel uçak şeklindeki denizaltısı Amerika'da tanıtıldı.


''Super Aviator'' ismi verilen denizaltı, kanatları ve yüksek manevra kabiliyetiyle bir denizaltıdan çok uçağa benziyor.

Reklamlarında ''suyun altında uçmak için'' sloganı kullanılan Super Aviator, suyun 305 metre altına kadar inebiliyor ve hızı saatte 15 kilometreye kadar çıkabiliyor. Fiyatı 2.5 milyon dolar olarak belirlenen denizaltının kokpitinde, tıpkı bir uçaktaki gibi, kontrol çubuğu, yükseklik göstergesi, dümen pedalları ve pusula bulunuyor.

Super Aviator'ın üreticisi ''Sub Aviator Systems''in ortaklarından Alfred McLaren, bunun su altı dünyası için bir dönüm noktası olduğunu söylüyor ve ''Standart denizaltılar suyun altında sadece aşağı ve yukarı yönünde hareket edebilir, manevra yapmanız imkansızdır. Super Aviator ise size hareket özgürlüğü sağlıyor. Ayrıca tasarımından dolayı da görüş alanı oldukça geniş'' diyor. Super Aviator'ı kullanmak için maliyeti 8 bin dolar olan 3 günlük bir eğitimden de geçmek gerekiyor. Rus milyarder Roman Abramoviç ve Virgin Hava Yolları'nın sahibi Richard Branson gibi dünya zenginleri denizaltı uçağı için şimdiden sipariş verdi.

F-35 savaş uçağı


ABD, F35 savaş uçağının kodlarını ortaklarına vermeyecek.


ABD'nin, F-35 savaş uçağının kontrolünü sağlayan yazılımının kodlarını, proje ortağı ülkelere vermeyeceği bildirildi.

ABD Savunma Bakanlığı'nın, programın uluslararası ilişkiler yetkilisi Jon Schreiber, Birleşik Krallık'ın, operasyonel bağımsızlık gerekçesiyle yazılım teknolojisine sahip olma yolundaki isteğine ilişkin Reuters'a yaptığı açıklamada, ''kodların proje ortaklarına verilmeyeceğini'' söyledi. Lockheed Martin firmasının radara yakalanmayan yeni uçağıyla ilgili projenin ortakları Birleşik Krallık, İtalya, Hollanda, Türkiye, Kanada, Avustralya, Danimarka ve Norveç. İsrail de uçaktan almak istiyor.

Schreiber, kodların verilmesinin yerine, Florida'daki Eglin Hava Üssü'nde bir yeniden programlama tesisi kurulacağını ve burada sürekli olarak bir üst düzeye çıkarılacak olan yazılımların ortak ülkelere verileceğini kaydetti.

Bu tanklar attığını vuracak


Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterindeki 171 adet Leopard-1 Tankı Aselsan tarafından geliştirilen Volkan Atış Kontrol Sistemi'yle modernize edildi.


Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Leopard-1 tanklarının modernizasyonunun Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın harekat ve caydırıcılık etkinliğine büyük katkı sağlayacağını söyledi.

Aselsan tarafından geliştirilen Volkan Atış Kontrol Sistemi'yle modernize edilen Leopard-1 tankının sonuncusu Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edildi. Projede Leopard-1 tankları, uzak mesafeden gece ve gündüz hedefi tespit edip, otomatik olarak takip edebilen, hareketli tanktan hareketli hedeflere etkili atış imkanı sağlayan, bilgisayar kontrollü atış kontrol sistemi ile donatıldı. Yapımında 200'den fazla mühendisin görev aldığı sistemle tankların ilk atıştaki vuruş oranı artırıldı. 2002'de hayata geçirilen ve 2006'da seri üretime başlanan proje için 163 milyon dolar harcandı. Modernizasyonu yapılan tanklarla 3 binden fazla test atışı yapıldı.

Atış Kontrol Sistemi'nin tanka entegrasyonunun yapıldığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Birinci Ana Bakım Merkez Komutanlığı'nın Sakarya Arifiye'deki fabrikasında son tank teslim töreni düzenlendi. Törende konuşan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Türkiye'nin uluslararası politikada oynadığı önemli rol ve bulunduğu coğrafyanın, güçlü ve caydırıcı vasıfta bir Silahlı Kuvvetlere sahip olma zorunluluğunu ortaya koyduğunu belirtti. Bu itibarla Silahlı Kuvvetlerin gücünün ve caydırıcılığının desteklenmesinin ve sürdürülmesinin olmazsa olmaz şartının her alanda destekleyebilecek yetkinlikte milli bir savunma sanayiine sahip olmaktan geçtiğini kaydetti. Gönül, "Bu noktada Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın harekat ve caydırıcılık etkinliğine büyük katkı sağlayacak olan Leopard-1 tanklarının modernizasyonuna yönelik projenin başarıyla tamamlanmasından memnuniyet duyuyorum. Yerli ürünleri geliştirmeyi ve yerli savunma sanayi altyapısını uluslararası çapta rekabet edebilecek düzeyde güçlendirmeyi temel hedef olarak benimsedik. Sistemin Leopard-1 tanklarına entegre edilmesi sayesinde, muharebe sahasında çok daha üstün performans sergileyebilecek bir tank filosu elde ettik." dedi.

ASELSAN, DÜNYA ÇAPINDA MARKASI OLMA YOLUNDA İLERLİYOR

Proje kapsamında yüzde 68'e ulaşan sanayi katılımı oranı ile KOBİ'lere de önemli oranda iş aktarıldığını ifade eden Gönül, bu sayede savunma sanayiine ilişkin üretimlerin teşvik edildiğini vurguladı.

Bu projeden çıkarılan bilgi ve tecrübe yoluyla üretilecek benzer sistemlerin Silahlı Kuvvetlerin bundan sonraki ihtiyaçlarına da cevap verebilecek şekilde geliştirilmesinin önemli olduğuna dikkati çeken Gönül, Aselsan'ın geliştirdiği sistemlerle dünya çapında önemli bir savunma sanayi markası olma yolunda ilerlediğine işaret etti. TBMM'de bakanlığının ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın bütçelerinin iki gün önce kabul edildiğini hatırlatan Gönül, mali sıkıntılara rağmen, ödenekler kesilmeden bu bütçenin kabul edilmesinden dolayı hükümete teşekkür etti.

Aselsan Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çavdaroğlu ise projeyle hareketli tanktan, hareketli hedefe atışlarda Leopard-1 tanklarının vuruş performansının 3 katına çıkarıldığını belirtti. Projeyle Türkiye'nin, tank modernizasyonu için gerekli teknolojik güce sahip olduğunu kaydeden Çavdaroğlu, şunları söyledi: "Tanklara kazandırılan nişangah ve namlu stabilizayonu ile otomatik hedef izleme kabiliyetleri birçok modern tankın dahi sahip olamadığı performans seviyesine ulaştı. Leopard-1 Atış Kontrol Sistemi imalatında 5 binin üzerinde farklı çeşit malzeme bir araya getirildi. Aselsan bu güç sayesinde Altay Projesi gibi daha büyük projelerde görev üstlenmiş olup, tank modernizasyonunda dünya ölçeğinde söz sahibi olma yolunda hızla ilerlemektedir. Projede kazanılan bilgi birikimi ve öz güven bizi daha büyük hedeflere yönlendirdi. Bu nedenle savunma sanayinin yıllık 1 milyar dolarlık ihracat hedefini yürekten benimsiyor ve tank modernizasyonları projelerinin bu hedefe ulaşmada lokomotif görev üstleneceğine inanıyorum."

"GELİŞMİŞ ÜLKELERDE HANGİ TANK VARSA BİZDE DE VAR"

Törenin ardından Leopard-1 tankının performansını sergilemek amacıyla yapılan gösteriyi izleyen Bakanı Gönül, gösterinin çok etkileyici olduğunu söyledi.

"Böyle bir etkileyici gösteri olmasını bekliyorduk." diyen Gönül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugüne kadar bu gibi modernizasyon işleri hep dışarıya veriliyordu. Ama gördüğünüz gibi Türkiye'de de bunlar yapılabiliyor. Çok iyi netice alınacak. Gelişmiş ülkelerin, gelişmiş silahlı kuvvetlerin elinde hangi tank varsa bizim de elimizde var. Hatta bazılarının atış kontrol sistemi daha iyi. En önemlisi tank hangi şartta giderse gitsin, hangi açıda hareket ederse etsin namlu hedefi tespit ediyor ve ateş etmeye devam edebiliyor."

Bakan Gönül, Milli Tank Projesi'nin 1 Ocak 2009'da başladığını, 78 aylık bir sürenin söz konusu olduğunu sözlerine ekledi.

Öte yandan Aselsan tarafından geliştirilen Volkan Atış Kontrol Sistemi'nin Şili ordusuna ait Leopard-1 tanklarında kullanılması konusunda, mayıs ayında İstanbul'da düzenlenen İDEF 2009 Fuarı sırasında, Şili askeri fabrikası ile Aselsan arasında bir mutabakat muhtırası imzalandığı bildirildi.

Beynimiz iflasın eşiğinde


İnsan beynine günde ortalama 100 bin 500 kelime giriyor.Bu da saniyede 23 kelime ediyor.Bu rakam bir bilgisayarın bile çökmesine neden olabiliyor.


ABD'deki San Diego Üniversitesi'nde yapılan bir arıştırma günümüz insanının elektronik posta,internet televizyon ve diğer iletişim araçları nedeniyle "Bilgi bombardımanına " tutulduğunu ve bu yüzden beyne aşırı yüklenildiğini ortaya çıkardı.

Araştırmaya göre bir kişinin beynine, günde ortalama 100 bin 500 kelime giriyor.Bu da saniyene 23 kelime ediyor.Uzmanlar "Bu kadar aşırı bilgi noırmal bir bilgisayarı bile çökertir.Aynı etkiyi insan beyinine de yapabilir" diyor.

Türkiye'nin 5 yıllık teknolojik planı


Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplantısında, 2011-2016 yıllarını kapsayacak, ''Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Uygulama Planı'' hazırlanmasına karar verildi.


TÜBİTAK'tan yapılan açıklamaya göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında yapılan BTYK'nın 20. toplantısında, son 6 aydaki gelişmeler ele alındı.

BTYK'da, gelecek yıl süresi dolacak ''Bilim ve teknoloji Politikaları Uygulama Planı 2005-2010'' kaydedilen başarıların, iyileştirmeye açık alanların, 2010 sonrası olası fırsat ve tehditlerle dünyadaki gelişmelerin göz önüne alınarak yeni bir uygulama planı oluşturulması kararlaştırıldı.

Toplantıda, bilim ve Teknoloji İnsan Kaynağı Koordinasyon Komitesi'nin (BTİKKK) görev süresinin BTYK 22. Toplantısı'na kadar uzatılması yönünde ek karar alındı.

Öte yandan Uluslararası Araştırmacılar Koordinasyon Komitesi'nin Kurulması kararının amacına ulaştığı değerlendirilerek, anılan kararın sonuçlandırılmasına, çalışmaları süren ancak henüz sonuçlanmamış olan konuların ise 2007/201 numaralı ''Bilim ve Teknoloji İnsan Kaynağı'' adlı karar kapsamında kurulan BTİKKK kapsamında izlenmeye devam edilmesine karar verildi.

Dikey gemi


Denizin uzay üssü olarak adlandırılan dünyanın ilk dikey gemisi tasarlandı.


Fransız tasarımcı Jacques Rougerie dikey gemi projesinin hayata geçmesi için çok önemli bir adım atarak “The SeaOrbiter” isimli proje geliştirdi. Uluslararası uzay istasyonun kullandığı sisteme benzer bir teknikle çalışacak gemide deniz hayatını gözlemlemek üzere birçok laboratuvar bulunuyor.

Tasarımcıya göre navigasyon tekniği ve özel gözetleme güvertesi olan gemi çok az bilinen denizin altındaki dünyayı bilim adamlarına tanıtacak. Gemi ile küresel ısınma araştırmaları daha kolaylıkla yapılacak.

Sarkozy de projeye destek verdi

Rougerie’ye göre 32 milyon sterline mal olacak “uluslararası deniz istasyonu” gemisi yakında sefere çıkabilir. Geminin inşaa edileceğinden emin olduğunu söyleyen tasarımcı, “Olasılık bir yıl önce yarı yarıyaydı. Fakat şimdi yüzde 90 kesin olduğunu söylebileceğim” dedi. Projeye Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy de destek vermişti. Sarkozy, Fransız gemi yapım şirketlerinin projeyle ilgilendiklerini yazın açıklamıştı.

Üçte ikisi suyun altında

51 metre yüksekliğindeki dünyanın ilk dikey gemisinin üçte ikisi suyun altında, 14 metresi ise üstünde yer alacak.

Güneş depolayan özel mont


Ermenegildo Zegno yeni spor giyim serisinde teknolojiden destek aldı.


Klasik Ermenegildo Zegna çizgisini moden detaylarla güncelleyerek sunan ZegnaSport, her sezo olduğu gibi bu sezonda da, kolaksiyonunda yüksek teknoloji ürünü sıra dışı tasarımlara yer veriyor. %100 geri dönüşümlü sentetik kaynaklardan üretilen Ecotech kumaşını güneş pili teknolojisiyle bir araya getiren ZegnaSport, çevre koruma koşullarına uygun bir performans giysisiyle karşımıza çıkıyor: Ecotech Solar Jacket.

Soğukların giderek arttığı bugünlerde, olumsuz hava şartarına karşı koruma sağlayan bu mont, vücut sıcaklığını sabit tutma özelliğine de sahip. Her bir kolunda çıkartılabilir güneş pilleri bulunan ve bu sayede güneş ışığını yenilenilebilir bir enerji kaynağına dönüştürewn Ecotech Solar Jacket bu enerjiyi iç cepte yer alan bir pile aktararak MP3 çalarlar, cep telefonları gibi aygıtların şarj edilebilmesine olanak tanıyor ve yakadaki özel ısıtma yöntemine enerji sağlıyor. Şıklığına düşkün çevre dostalarına duyurulur.